Kendi yolunu bulan ruhlar, geleceğin pusulasıdır
Gençlik kaybolmadı; sadece sessiz bir yolculukta. Şehrin gürültüsü, sosyal medyanın tekdüzeliği ve hızla tüketilen trendler, gençlerin kendi sesini duymasını zorlaştırıyor. Eskiden merak ve cesaretle parlayan gözler, şimdi başkalarının ritmine kapılmış hâlde yol alıyor. Ama bu kayboluş kalıcı değil; sessizlik, içsel bir duraklama ve uyanışın ilk adımıdır.
Her insan bir nehirdir; yatağını bulduğunda ritim başlar. Gençler, başkalarının melodisine öykünmek yerine kendi müziklerini keşfetmeli. Teknoloji ve yapay zekâ hayatı kolaylaştırıyor ama düşünme ve hissetme yollarını gölgeleyebiliyor. Çok görüyor, az hissediyor; çok biliyor, az düşünüyorlar. Albert Einstein’ın dediği gibi: “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır, hayal gücü dünyayı kapsar.”Hayal gücü, gençlerin kendi yolunu çizmesinin pusulasıdır.
Sorun yalnızca bireyde değil, toplumda da hissedilir. Kültürlerin birbirine benzediği, trendlerin yön verdiği bir çağda, gençlik kendi rengini kaybederse, toplumun geleceği soluklaşır. Ruhun sessizliği, farkındalığın kapısıdır. İbn Arabi der ki: “Kendi içinde olanı bul, göklerin sırrını o zaman anlayacaksın.”
Umut ise her köşededir. Sessiz bir öğretmenin sözü, bir kitabın satırı, bir sanat eserinin dokunuşu; gençlerin iç sesini uyandıracak kıvılcımlar olabilir. TÜİK verileri, kültürel etkinliklere katılan gençlerin kendini ifade ve topluma katkı yeteneklerinin daha güçlü olduğunu gösteriyor. Sanatçılar yeni sözler ve melodiler üretmeli; gençler yenilikle karşılaşmalı. Her yeni adım, ruhu uyandırır ve topluma ışık olur.
Çözüm, dünyayı değiştirmekte değil; kendi iç sesini hatırlamakta. Gençliğe rehberlik etmek, onları kendi yollarını bulmaları için cesaretlendirmek demektir. Her ışık kendi içinden doğar; gençlik ışığı fark edildiğinde parlar.
Gençlik kaybolmadı; sadece sessizce yol alıyor. Her adım, kendi ışığını bulma çabasıdır. Ve her ruhun içinde gizli bir bahar vardır; fark edildiğinde karanlık aydınlanır.