Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Meltem Ataş
Aşıklar geçmişin araçları, mektupları tabiri caizse geçmişin haber taşıyıcıları gibidir. Onlar tüm dünyayı her renkte görürken, her alanda özgür bir şekilde dolaşabilecek bir yapıya sahipken, yedi yaşında kör olarak hayatına devam eden bir değerden bahsetmek istiyorum sizlere. Anadolu halk ozanları içerisinde en entelektüel olan aşığımız Aşık Veysel ŞATIROĞLU...
Bir insan düşünün ki; yedi yaşına kadar hayatın tüm renkleriyle tanışmış, dünyayı tüm renklerde görmüşken, yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığı ile tüm dünyası kararmıştır. Aydınlıktan karanlığa geçtiği bir dünyada hayata bu kadar insanca, bu kadar edebi bir kişilikle tutunmasının en önemli sebeplerinden biri, aslında en büyük sebebi babası Ahmet Bey olmuştur. Onun hayata tutunabilmesi için kendisine halk şairlerinden şiirler okumuş, dinlemesine zemin hazırlamış ve yetmemiş ezberletmiştir.
Aşık Veysel Anadolu halk ozanlarının en entelektüelidir. Sohbete dayalı bir entelektüelliktir onunkisi. Babasının hediye ettiği bağlama ile bu güzel serüven başlamıştır onun için. İnsani yönü uçsuz bucaksız olan ozan, cumhuriyetin onuncu yılında Ahmet Kutsi TECER tarafından keşfedilmiştir. 1930'lu yıllarda hiç çıkmadığı köyünden öyle bir çıkmıştırki Türkiye’ye adını yazdıracak derin bir iz bırakmıştır. Tüm Türkiye’de dolaşmadığı il, kasaba, köy kalmamıştır. ''Dost dost diye diye nicesine sarıldım benim sadık yarim kara topraktır. '' dizeleri dillere pelesenk olmuş ve ünü günümüze kadar ulaşmış, popülerliği hiç bir zaman yitirmemiştir.
Aşık Veysel’in temsilcisi olduğu aşıklık geleneğinin iki temel kaynağı vardı. Birincisi çalıp söylemek, ikincisi hikaye yani hak hikayesi anlatmaktı. Ama Aşık Veysel’in eserlerinde anlattığı hiçbirşey hikaye değildi. Onun eserlerinde dillendirdiği her duygu bu coğrafya insanının, kültürünün gerçekleriydi.
Toprağı anlatırken gideceğimiz yer olduğunu, sevgilinin güzelliğinin aşksız on para etmiyeceğini, yolların zorluğunun uzun ince yanında olduğunu, dünyanın faniliğini dostlar beni hatırlasın türküsünde anlatmıştır.
Aşık Veysel’in eserlerinde bu kadar başarılı olmasının sebeplerini çok düşünen insanlar oldu yıllarca elbette. Şiirlerinde ülkemizin çok kimlikli yapısına gönderme yaparak; her zaman kardeşliği, birliği, bereberliği, güzel ahlakı işlemiştir. Bu yönüyle yerellikten çıkarak, evrensel bir kimlik kazanmıştır.
Eserleri neden bu kadar önemlidir? Çünkü konu bakımından zenginliği, çeşitliliği, Yunus Emre etkisinde şiirleri, halk kültürünü yansıtarak günümüze kadar popülerliği hiç yitirmeden taşımıştır.
Aşık Veysel yıllar içerisinde Türkiye’nin en namlı ozanı olur. Onun eserleri her dönem en çok aranılan ve dinlenen türküler ve şiirler olur. Aşkı, sevgiyi, doğruluğu, vefayı, hayatı ve insanları en doğal halleriyle eserlerine yansıtır. Ve insanların içindeki o duyguları en etkileyici şekilde dile getirmeyi başarır.
Belki halk şiirimizin son temsilcisi olacaktır;
Ama onun bu kadar güçlü bir aşık olacağını tarih bile tahayyül etmemiştir.
"Dost dost diye diye nicesine sarıldım,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum.
Benim sadık yarim kara topraktır... ''
Saygı ve minnetle...